9 Aralık 2012 Pazar

Erlerin Moralini Kemiren Açlık


Güney Kutup Komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Vehip Paşa'nın, Kerevizdere muharebelerinden sonra, erlerin beslenme meselesinin bir an önce düzene sokulması için, 3 Ağustos 1915'te Genel Levazım Dairesi Başkanlığına çektiği telgraf, Çanakkale'deki lojistik faaliyetlerin durumunun ağırlığını göstermesi açısından oldukça dikkat çekici ve fikir vericidir ;

"5.Ordu İdare Başkanı (Levazım Reisi) ile görüşüldü. Bildirilen erzakın halen mevcut olmadığı anlaşıldı. Et, kanuni ölçüsünün dörtte biri olan 60 gram üzerinden hesaplanarak haftada en az iki kez veriliyor ki bu günlük 16 gram demektir. Varolan erzak, "vesaire" adı ile verilebilen kuru bakla ile zeytin tanesi ve seyrek olarak kuru fasülyeden ibarettir. Ekmek, yarısı un ve diğer yarısı toz haline dönüşmüş peksimet kırıntılarından olmak üzere verilebiliyor. Ambarlar bomboştur. Birçok birlik demirbaş erzakını yemiştir. Sözlerim gerçeğe dayanmaktadır. Olan ve biten de budur. Yazılı olarak bulunduğu bildirilen erzak hüsnüniyetten ibarettir. Yedirip içirmenin hüsnüniyetle sağlanması imkansızdır. Yedirip içirme bu şekilde giderse, erler güçsüz kalacak, bu durum da erlerin vücuduyla beraber moralini de kemirecektir. Ne yazık ki erlerde görülen hastalıkların kökenini gıdasızlığın oluşturduğunu bildirmek zorundayım ve başkomutanlığımızca durumun gereğine göre yoluna konulacağı kanaatindeyim."

Bu arada kıyas yapabilmeniz içim Avustralyalı savaş muhabiri Alan Moorehead'in "Gelibolu" isimli meşhur eserinde, İngiliz askerlerinin Çanakkale'de yaşadıkları güçlükleri anlatırken, onların çaylarını sütsüz içmek zorunda kaldıklarından, pek az yumurta bulabildiklerinden ve çok uzun aralıklarla içki içebildiklerinde bahsettiğini de hatırlatmış olalım. Anzak askerlerinin durumu da İngilizler'den farklı değildir. Onlar açısından bu savaş, kendi ölçülerine göre bir tahammül imtihanıdır. Bisküvi, reçel ve konserve çoğu zaman alaylarının temel konusudur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder